9 Mart 2010 Salı

ÖFKEYLE KORKU KOL KOLA GEZER


Birçok değerimizi temel olarak aileden, sonra toplumdan, ilişkilerden ödünç almıyor muyuz? Öğretilmiş kişilik... melisin... malısın... Ne oluyor sonra? Kendimizle çatışıyoruz öncelikle. Kendimizin, aslında tam anlamıyla kendimiz olmadığını fark ediverince isyan ediyoruz. Ama bu isyanın nereye, kime yönlendirilebileceğini bile tam olarak bilemiyoruz. Çoğu kez de tekrar bir bumerang gibi kendimize dönüyor öfkelerimiz.

Kaybetmekten korkar öfkeleniriz.Ön yargılarımızın değişebilme veya değiştirilme ihtimali bizi korkutur, öfkeleniriz yine. Her şey yolundadır, yine de bir şeyler yaratır, yeni kuşkuları kurgular, yine korkar, öfkeleniriz. Ruhumuzun derinliklerine inmeye başlar, bulabileceklerimize, görebileceklerimize hazır olmadığımızı anlar, yine öfkeleniriz. İçimizdeki öfkeden korkarız. Bizi boğmasından korkarız. O bizi boğmadan biz onu boğabiliriz. Bizi her yönden kuşatmasına izin mi vermeliyiz? Yoksa biz mi onu kuşatmalıyız? Kararlılığımızla, doğru bakışımızla, sevgimizle, inancımızla...

Sevginin gücüne inanmalıyız. Ki o güç,nefreti de, kuşkuyu da, öfkeyi de, yok edebilecek güçtedir. Bu bizim gerçeğimizdir.Sevgimizin gerçeğidir.Gerçeklerimize şaşırabilir, beklentilerimizle yanılabiliriz. Gücümüzü fark edelim ve doğru kullanalım.Ve geçmişi doğru okuyup geleceğimizi doğru yazalım. Uyutalım geçmişi sonsuza dek. En güzel, sevdalı ninnilerimizle...

Öfke, korku, kuşku üç kardeş gibidir.Aç kardeşler. Sevgidir en temel gıdaları. Onu tükettikçe büyürler.Kıskanç kardeştirler üstelik. Kendi bardaklarını doldurup taşıran aç ve kıskanç kardeşler. Kuşku öfke doğurur. Öfke sizi boğmaya çalışır. Geçmiş en güzel hayallerinizi çalıp kaçmış olsa da, bodrum katınızda veya içinizdeki labirentlerde, ya da tavan arasına atılmış hüzün ve acıların arasında güzel anılar da saklanmıştır. Tozlarını alın ara sıra. Umut varsa hala yüreğinizin bir köşesinde,nefret,kuşku, öfke ve korku yavaş yavaş yorulmaya başlayıp uzaklaşacaktır sizden.Arka sokaklarda, çamurlu yollarda arayışlarını sürdürmeye , açlıklarını bastırmaya çalışacaklardır.
MÜŞERREF ÖZDAŞ